Geçen hafta cuma günü Garajistanbul’un sahnesinde Göksel vardı. Keyifli bir cuma akşamı yaşattı bana ve arkadaşıma kendileri. Güldük, bağırdık, hüzünlendik ve eğlenerek evimize döndük. Bir de “Ay iyiki de gelmişiz, çokta merak ediyordum canlı performansını…” dedik. Daha önce Göksel’i canlı dinlememekle birlikte konser mekanı olarak Garajistanbul’a gitmemiştim. Tiyatro oyunu izlemek için iyi bir alandı, daha önce oyun izlemişliğim vardı ama konser için akustiği nasıl olurdu tam kestirememiştim kafamda. Konser için de iyi bir yer olduğunu söyleyebilirim. Taksim’de İstiklal’deki Galatasaray Lisesi’nin sokağının yakınlarında olan Garajistanbul’a Şubat ayında gidin derim. Yine birbirinden başarılı isimler yer alacak sahnelerinde çünkü. Neyse ben Göksel’e dönüyorum… Şımarık bir kız çocuğu ile tanıştım konserde ve aynı zamanda en sevdiği işi oyun haline getiren biri ile. Göksel’den bahsediyorum elbette. Mimikleri, el kol hareketleri, duruşu, bakışı, o şarkıyı seslendirirken aldığı ruh hali… Özetle ben hem dinledim hem de izledim Göksel’i büyük bir keyifle. Bir daha gider miyim evet, size de gidin illaki gidin der miyim evet! Eski şarkılarından, son albümüne kadar birçok şarkıyı seslendiren Göksel’in en favori parçam sözleri “Rüzgar okşa onun saçlarını benim yerime / Fısılda kulağına sevdiğimi / Rüzgar dolaş onun etrafında dön gel bana / Getir bıraktığı nefesi…” diye sözleri olan “Rüzgar” şarkısı. Dinlemek isterseniz tıklayabilirsiniz… Kıyafetine de bayıldım ayrıca yazmazsam olmaz. Çok cesurdu… Keyifle dinlediğim Göksel ile en kısa zamanda röportajda yapma isteğimin olduğunu belirterek bir sonraki konser etkinlik haberimde görüşmek üzere efendim derim.