Açıkhava’yı seviyorum, tiyatroya bayılıyorum, müzikal hastasıyım… Hepsi bir arada oluncada keyif almamak mümkün değil. Hele bunların üstüne oynanan oyunların çok hareketli ve de eğlenceli bir o kadarda güzel olması eklenince, keyifte haliyle artıyor. Bu keyfe davet edildiğim için İBB Şehir Tiyatroları’na teşekkür ederim…   

İstanbul Efendisi
Oyun hakkında bilgi sahibi değilseniz ismine aldanıpda ağır bir oyun olduğunu düşünmeyin sakın. Bir dakika bile yerinizde duramayacağınız bir müzikal. Bu kadar ballandıra ballandıra anlattığım oyunun da konusunu merak ettiniz sanırım. Kızına düşkün bir baba, okuması olmayan genç bir kız… Baba, kızının uygun bir damat adayı ile evlenip mutlu olmasını ister ve bunun için batıl inançlarına başvurur ama tam o sırada yıldızlarla uğraşan Deli Faruk rolündeki Engin Alkan, büyüleri karıştırınca, işlerde içinden çıkılmaz boyuta ulaşır ve oyun bu kurgu üzerinden devam eder… Benim bu geceki favori oyuncum; en son Melekler Korusun dizisinden tanıdığımız Hasibe Eren ve Deli İrfan rolündeki Çağlar Çorumlu’ydu. Mimikleri, hareketleri, oyuna hakimiyetleri gerçekten de çok güzeldi. İkinci perdede etrafınıza iyi bakın, sizi bir süprizde bekliyor… Musahipzade Celal‘in yazdığı, Engin Alkan’ın yönettiği şarkılı çalgılı bu oyunu yeni sezonda mutlaka ama mutlaka izleyin derim…

Lüküs Hayat
Oyun öncesinde Zihni Göktay ile kısa bir röportaj yaptım onu da sizlerle paylaşacağım ama oyuna geri dönüyorum şimdi… Haldun Dormen’in yönettiği oyunda; batılılaşma sürecinde komik duruma düşen insanların durumu anlatılıyor… Araya ince espiriler ve gündemden de cümleler serpiştiren Zihni Göktay izlemeye doyamadığım oyunculardan… O kadar ustaki oyunun içine gündemden neler olduysa katıyor. Bu sefer; Pelin Batu ve Murat Bardakçı arasındaki dialogtan tutunda, Ezel’in dayı-kardeş ilişkisine, Referandum’dan, Surviver’da birinci olan Merve’ye ve hatta Türk Malı Dizisi’ndeki Abiye Kuzu’nun gülmesine kadar daha birçok şeyi oyuna taşıdı. Oyunu dördüncü kez izlememe rağmen merakla bekliyorum, acaba bu sefer gündemdeki hangi konuyu, ne zaman, nasıl ele alacak diye. Anlayacağınız kaçıncı kez izlerseniz izleyin, yine bir heyecan ve de merakla izliyorsunuz.

Oyuna Zihni Göktay’ın eşi de gelmişti. O da benimle aynı düşünceler içerisindeydi ki yapılan doğaçlamalara gülerek tepki verdi. Çok eski ve bilinen bir oyun olduğundan -dile kolay oyun 26. yılında.- fazla söze gerek yok diye düşünüp, hala izlemediyseniz ilk fırsatta gidin diyorum…

İstanbul’da olduğum için kendimi şanslı hissettiğim bir haftaydı. Çünkü birçok etkinliğe katılabilme gibi bir lüksüm var… Kesinlikle ve kesinlikle İstanbul’daysanız, vaktiniz varsa siz de bu lüksü değerlendirin…,

Eğer tiyatroya gitmeyi erteleyenlerdenseniz ya da daha çook eskilerden giden bir arkadaşınızı tiyatroya götürüp, daha bir sevmesini sağlamak isterseniz bu iki oyunu kesinlikle tavsiye ederim. Hatta geçen hafta değil ama geçen sezon gittiğim, çok güzel sosyal mesajlar veren ve devlet işleyişini ince esprilerle anlatan “Yaşar, Ne Yaşar, Ne Yaşamaz” oyununu da tavsiye ederim…

Yorum Gönder

[instagram-feed]

Aslıhan Gündüz ©. Tüm Hakları Saklıdır.                                                                                                                                                                                           

"Bu sitede yer alan tüm içerik ve görsel materyallerin izinsiz kullanılması ve kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre yasaktır!"