Çocuk sahibi aileler tarafından kurulan ve alerji konusunda toplumda farkındalık oluşturma hedefiyle çalışmalarını sürdüren Alerji ile Yaşam Derneği ve Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği, 13-19 Mayıs Besin Alerjisi Farkındalık Haftası dolayısıyla, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da bir bilinçlendirme kampanyası başlattı.
Kampanya kapsamında, bebeklikten çocukluğa ortaya çıkan birçok alerji belirtisine dikkat çekilecek. Bu bağlamda annenin bu belirtileri daha hızlı fark edip zaman kaybetmeden uzman hekime başvurmasını hedefleyen bir farkındalık videosu hazırlanarak tüm sosyal medya mecralarında konuya dikkat çekilecek. Bunun yanında alerjik çocukların yiyemedikleri yemeklerin, farklı malzemelerle baştan yaratıldığı yüzlerce sağlıklı tarifin yer aldığı “Alerji Dostu Tarifler” kitabı da Mayıs ayı itibariyle raflarda yerini aldı.
Alerji konusunda doğru bilinen yanlışları düzeltmek, toplumda alerji konusunda farkındalık yaratmak ve başta çocuklar olmak üzere alerji hastalarına psikososyal destek vermek amacıyla çok çeşitli faaliyetler sürdürdüklerini belirten Alerji ile Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Ceylan, “Dünyanın gelişmiş ülkelerinde her yıl Mayıs ayında kutlanan Besin Alerjisi Farkındalık Haftası’nın ilk kez ülkemizde de kutlanmasına öncü olduk. 2015 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz Besin Alerjisi Farkındalık Kampanyaları ile hem binlerce alerjik çocuk ailesine ulaştık hem de toplumda besin alerjisi hakkında farkındalık oluşturulmasına katkı sağladık. Geçtiğimiz yıl bir yemek yarışması düzenleyerek sütsüz, yumurtasız, glütensiz, genel alerjen ve rafine şeker içermeyen ama doğal, katkısız ve lezzetli tariflerin de türetebileceğini herkese göstermek istedik. Yemek yarışması kapsamında ortaya çıkan yaratıcı ve sağlıklı tarifleri birleştirip bir yemek kitabı haline getirerek tüm alerjik çocuk ailelerine ulaştırmaya karar verdik.” dedi.
Konu ile ilgili bilgi veren Çocuk Alerji ve Astım Akademisi Derneği (ÇAAAD) Başkanı Prof. Dr. Nermin Güler, besin alerjilerinin özellikle son on yılda hem ülkemizde hem de dünyada ciddi bir artış gösterdiğine dikkat çekerek, “Amerika’da her 13 çocuktan biri, İngiltere’de her 17 çocuktan biri, Avustralya’da her 10 çocuktan birinin besin alerjisi var. Ülkemizde yapılan klinik çalışmalar ise bölgelere göre farklılık göstermekle birlikte, Türkiye’de her 17 çocuktan birinde besin alerjisi görülüyor.” şeklinde konuştu.
“Her yaşta yeni başlayan besin alerjilerine rastlanabilir”
Hayatın ilk aylarında en sık gelişen alerjinin inek sütü proteinine karşı olduğunu ifade eden Güler, “Ek gıdaların beslenmeye girmesi ile yumurta alerjileri görülmeye başlar. Buğday alerjisi de bu yaş gurubunda ortaya çıkar. Daha büyük çocuklarda beslenmenin çeşitliliğinin artması ile kuruyemişler, balık, et ve değişik meyve sebze alerjileri görülebilir. Aslında her yaşta yeni başlayan besin alerjilerine rastlanabilir. İnek sütü proteini alerjilerinin yaklaşık yüzde 80’i 3 yaş civarında tolerans kazanır ve bulgu vermez hale gelir. Yumurta alerjilerinin iyileşme oranları da buna yakındır. Ancak kuruyemiş ya da balık alerjilerinin düzelme yaşı çok ileri yaşlara kayabilir. Bazı besin alerjileri ise ömür boyu sürebilir.” dedi.
“Erken reaksiyonlar ilk 24 saat içinde ortaya çıkar”
Alerji semptomlarının erken ya da geç semptomlar olarak iki ayrı gurupta değerlendirildiğini vurgulayan Güler şunları söyledi: “Erken reaksiyonlar ilk 24 saat içinde ortaya çıkar. Erken reaksiyonların en tehlikelisi anafilaksi denilen ve alerjik besinin alınmasında hemen sonra ortaya çıkan, bazen de öldürücü olabilen ağır reaksiyondur. Genellikle ilk dakikalarda başlar, solunum ve dolaşım yetersizliği ile hasta hayatını kaybedebilir. Her besin alerjisi olan hastada anafilaksi riski göz önünde tutulmalı ve tedbir alınmalıdır. Deride ürtiker ve anjioödem tarzında döküntüler, egzama tipinde kaşıntılı deri hastalıkları, alerjik rinit, astım, bulantı kusma karın ağrısı, yutma güçlüğü gibi mide barsak sistemine ait bulgular besin alerjilerinin yaptığı önemli belirtilerdir.”
“İlk basamak sorumlu besinin diyetten tamamen çıkartılması”
Besin alerjilerinin tedavisinde ilk basamağın sorumlu besinin diyetten tamamen çıkartılması olduğunu hatırlatarak, “Aksi takdirde hastalar alerjik oldukları besinden az bir miktarda bile alsalar değişik alerjik reaksiyonlar gelişebilir. Bu çocukların damak tadına uygun ve sağlıklı besinler hazırlanmalı, büyüme ve gelişmelerinin sağlıklı olmasına gayret edilmelidir. Örneğin inek sütü proteini alerjisi olan çocuklar için özel mamalar var. Hekimler çocuğun kişisel özelliklerini ve alerjik hastalığın risk derecesini göz önüne alarak uygun olan mamayı önermeli. Aynı zamanda çocuklara ihtiyacı olan süt öğününü de verebilmek adına, farklı yaş gruplarına uygun ürünler de geliştirilmektedir. Ülkemizde 1 yaşından büyük inek sütü alerjisi proteini olan çocuklar için artan ihtiyaçları karşılamak ve büyüme ve gelişmelerini desteklemek amacıyla özel mamada bulunmaktadır.” şeklinde konuştu.