1,5 yıldır tüm dünyanın gündemine oturan Covid-19 salgını ardından ülkeler normalleşme yolunda adımlar atmaya başladı. Aşılama faaliyetlerine ve vaka sayılarına bağlı olarak kademeli ya da tam normalleşme planlarını birer birer hayata geçiren ülkelerde insanlar 1,5 yıl sonra serbest yaşamın yeniden keyfine varıyor. Bu ülkelerden biri olan Türkiye’de de hayat Temmuz başı itibariyle büyük oranda normale döndü. Ancak uzmanlar henüz kutlama havası nedeniyle dikkati çekmeyen ve korona sonrası insanlığı bekleyen başka bir tehlikenin altını ısrarla çiziyor: “Post Corona Stress” yani “Korona Sonrası Stresi”…

Stres başlı başına modern hayatın önemli bir sorunu iken korona sürecinde yaşadıklarımız ile bir travma boyutuna gelmiş olabiliyor. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, İspanya, Çin, İtalya gibi ülkelerde art arda yapılan araştırmalar, pek çoğumuzda “post travmatik stres bozukluğu” belirtilerinin olabileceğini gösteriyor. Bu dönemde yapılan araştırmalar incelendiğinde çarpıcı rakamlar göze çarpıyor. Örneğin Oklahoma Üniversitesi Psikiyatri öğretim üyelerinden Phebe Tucker ile aynı üniversiteden araştırma görevlisi Christopher Czapla’nın CDC yani Amerika Ulusal Sağlık İstatistikleri Merkezi’nin verilerine göre kaleme aldığı bağımsız makalede Amerika Nüfusunun %40’ının son 1 yıl içinde strese bağlı en az bir sorun ya da davranış bozukluğu yaşadığını belirtiliyor. Bu kişilerin ortalama %30’u endişe ya da depresyon, %26sı ise post travmatik stres bozukluğu deneyimliyor. Tabi bu rakamlar sadece literatüre girecek kadar yüksek belirti gösteren kişileri ifade ederken tıbben stres bozukluğu sınıflandırmasına girecek kadar olmasa da strese bağlı belirtiler ve sorunlar yaşayan insanların oranının çok daha büyük olabileceğinden endişe ediliyor.

Öte yandan yaşanabilecek sorunların boyutu kişilerin stres geçmişlerine, yaşlarına, bireysel faktörlere ve bu süreçte yaşadıklarına göre değişebiliyor.

En riskli gruplar şöyle belirleniyor: Hastalığı geçirenler ve yenenler, hastalıktan bir yakınını kaybedenler, hastalıkla sürekli mücadele etmek zorunda olan sağlık çalışanları, ya da hastalık mücadelesine çok maruz kalan ve bu süreçte hep çalışan temel ihtiyaç (örneğin marketler) sektörü, üretim sektörü, gazeteciler, din görevlileri… hepsinin farklı ölçülerde önümüzdeki günlerde yeni bir stres dalgasıyla baş etmeye çalışacağı bildiriliyor.

Avrupa’nın ilk bütünsel mobil iyi yaşam platformu Studio Canlı kurucularından Nilay Aydoğan “Korona Sonrası Stresi” için yaptığı açıklamada; uzmanların en riskli gruplar olarak belirlediği bu 4 grupta olmasalar bile 1,5 yıldır evlerde kapalı kalan tüm insanların farklı ölçülerde zorlandıklarına değindi. Aydoğan; “1,5 yıl boyunca kapalı kalma ardından yeniden yaşanacak bir “normale alışma” dönemi bizi bekliyor ve bu hepimiz için değişiklik demek. Değişiklik ise hepimiz için önemli bir stres kaynağı… Hayatta kalma mücadelesindeyken tüm dünyaca bir zorluk yaşıyorduk, bireysel olarak stresimizin farkında değildik, şimdi bu stresi bireysel olarak fark etmemiz çok olası bir durum. Öte yandan kaybettiklerimiz ile vedalaşamamanın travması da karşımıza çıkabilir. Uyku bozuklukları, duygusal yeme bozuklukları, nefeste panik atak benzeri zorlanmalar, endişeyi yönetememe, çabuk öfkelenme, korona sonrası eve girememe, kontrolsüz harcamalar ya da evden çıkamama ve içine kapanma gibi farklı sorunlar da yaşanabilir. Studio Canlı platformunda çalıştığımız uzmanlar en çok bu durumların altını çiziyor.“

Yaşanılan stresin boyutlarına göre bir uzman desteği almanın yapılması gereken en doğru davranış olduğunu aktaran Nilay Aydoğan; “Uzmanlar bu süreçte hem destekleyici olarak, hem de daha hafif stres durumlarında önleyici olarak iyi yaşam pratiklerini uygulamanın kişilere çok iyi geldiğini belirtiyor. Türkiye’nin ilk ve tek mobil iyi yaşam platformu Studio Canlı tam da bu noktada devreye giriyor” dedi.

Platformun bir başka kurucusu Erhan Ali Yılmaz ise “Apple ve Google storedan ücretsiz indirilerek 1 hafta boyunca ücretsiz deneyimlenebilen Studio Canlı platformu, her ay platformda gerçekleşen en az 1500 canlı iyi yaşam etkinliği ile yaşam kalitenizi arttırmayı hedefliyor” diye ekliyor. Yılmaz; “Studio Canlı’da nefes çalışmalarından, klinik psikologların açtığı grup derslerine, meditasyondan, mindfulness, yoga ya da fitness pratiklerine; hatta hobi kulüplerinden, beslenme, güzellik ya da çocuk etkinliklerine kadar size iyi gelecek pek çok konuyu uzmanlarından canlı ve etkileşimli olarak alma/pratik etme imkanı veriyoruz. Bize iyi geleni keşfedebileceğimiz Studio Canlı 150.000’den fazla kullanıcısı ile kitlelere verdiği iyi yaşam desteğini post korona döneminde de sürdürüyor. Üstelik her şeyi tek bir uygulama içinde bulabilmek kullanıcılara çok büyük bir kolaylık, finansal açıdan da bir avantaj sağlıyor. Uygulamanın mobil olması ise ayrı bir kolaylık. İster evden, ister ofisten, ister sahilden, ister trafikten 10 dakikanız bile olsa size uygun bir etkinlik bulup katılabiliyor ve stres mücadelesinde bir adım öne geçebiliyorsunuz.” diyor.

Yorum Gönder

[instagram-feed]

Aslıhan Gündüz ©. Tüm Hakları Saklıdır.                                                                                                                                                                                           

"Bu sitede yer alan tüm içerik ve görsel materyallerin izinsiz kullanılması ve kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre yasaktır!"