“Masal bir hayal kurma eğitimidir.”
İsmi yabancı ama yüzü tanıdık. Anlattıkları ise hem çocukların hem de büyüklerin ilgisini çekiyor. Ne mi anlatıyor? Masal. Üstelik torun, anne ve çocuk olarak birlikte gidebileceğiniz, üçünüzün de ayrı ayrı keyif alacağı bir dille anlatımını gerçekleştiriyor. Günümüzde teknoloji ile günden güne azalan masalların birleştirici gücüne inanan, anlatıcılık sanatı üzerine eğitimler alan Liberman ile aslında çocukların gelişiminden, şu an ki teknolojinin oluşmasına kadar her konuda masalların yani hayal gücünün ne kadar da önemli olduğunu konuştuk…
Aslında masallar tüm teknolojiden uzak olunan dönemlerde insanların hayal kurmaları sonucu birbirlerine anlattıkları hikayelerden oluşmuş öyle değil mi?
Avrupa’da yetmişlerde bir nesil şehirden ayrılıp köylere döndüler. Benim ailemde onlardandı. Bu yüzden hep organik bir yaşam içerisindeydim. Annem dokuma, babam boya yapıyordu. Televizyon yok, akşam ateş yakılıyor, herkes ateşin etrafına oturuyor, el sanatlarını yapıyor. Eğer soba varsa ya da ateş varsa eğer insan varsa eğer o insanların elleri meşgulse ve o zaman dinlemek isterler. Bunlar varsa masal anlatımı için doğru koşullar oluşmuş demektir.
O zaman masalları, elimizdeki telefonlar ya da ondan da önce televizyonlar mı aldı?
Uygun koşullar oluşturulmadı, babaanneler anlatmadı, unuttuk. Uygun koşul şu; ekransız bir araya gelmek. Şimdi ellerimizdeki küçük ekranlardan birbirimizle sohbet edemez olduk. İstanbul’dan önce ODTÜ’de Öğretim Görevlisi olduğum için Ankara’da yaşıyordum. Ankara’da uzun zaman seramikle ilgilenmiştim. O zaman bir masa etrafında seramik yapıyorduk. O sessizliğin içinde bir kişi “Ya geçen gün ne oldu biliyor musun?” derdi, sohbet başlardı. Böylece bir hikayeden başka bir hikayeye geçiş yapardık. Masallarda benzer ortamlarda doğdu aslında.
Sonrasında da masallar anlatılmadığı için unuttuk öyle değil mi?
Değil! Hep masalları bilmediğimizden, dinlemediğimizden yok olduğunu düşünüyoruz. Aslında sorun bu değil, çünkü masal öğrenmek o kadar da zor değil. Bir kitabı açarsın ve okursun, bu basit bir işlem. Aslında eksik olan anlatım koşullarının olmaması. Bu koşulu oluşturanı söylemiştik; ekransız bir araya gelmek. Bu şekilde bir araya geldiğimiz zaman otomatikmen işin içine anlatım giriyor; masal, fıkra, anı, anekdot… Hepsi anlatıdır. Ben her iki kitabıma da fıkra olarak duyduğum şeyleri dahil ettim, keza gösterilerime de öyle. Önem verdiğim şey sözlü anlatım. Bir araya gelip, bağ kurmak çok önemli. Onu yeniden yarattığımız zaman sosyal bağ yeniden kuruluyor, ilişki derinleştiriliyor, aile içinde ortak kültür yaratılıyor.
Hayal: Sonsuz, renkli, mümkün kılan
Masal: Hayal gücünü çalıştırmak için çok güzel bir egzersiz
Dinleyici: İyi bir masalcıysanız dinleyicilerin sessizliğini duymalısınız
*Röportaj Anne Bebek Dergisi Aralık 2017 sayısı için yapılmıştır. Tamamını oradan okuyabilirsiniz.
Fotoğraf: @dokuphotography