“En baba blogger!”

Cesur Doruk mu desem yoksa Bir Adam Bir Bebek mi ya da blog ödüllerinin hepsini almış ödüllü bir blog yazarı mı? Bu ayın sosyal medya konuğu Sevgili Cesur. Baba olmasıyla birlikte daha doğrusu bir gece hastanede kalmak için hastaneye gidip otuz üç geceyi orada geçirdiğinde prematüre doğan bir bebeğin babası olarak, konuyu araştıran biri olarak, kendileri gibi konu hakkında bilgi edinmek isteyen ebeveynlere yardımcı olması hastane odasında başlayan blog yazma macerasından yeni çıkardığı kitabına kadar birçok şeyi konuştuk. Aslında işi rakamlarlaymış ama bırakıp harfleri seçmiş, e iyi de yapmış. Neden mi? Buyrun röportajımıza.
Bir Adam Bir Bebek olarak seninle tanıştık ama öncesinde neler yapardın, ne okudun?

Aslında eski finansçıyım ben, Marmara Üniversitesi’nde İşletme eğitimi aldım. Bankacılık kariyeri sonrasında finans yöneticiliği ve en son kendi işimi yapmamla beraber başlayan blog macerası.

Çocukken aklında, hayalinde hangi meslekleri yaptın, sonrasında ne geldi?

Valla hiç meslek hayali kurmadım desem inanır mısın? Dayım doktor olduktan sonra bir ara ben de doktor mu olsam dedim, bir gün sonra bitti o da.

Bankacıyken rakamlarla uğraşan biri olarak harflere transfer olma hikayen nasıl başladı?

Bak işte o bambaşka bir şey. Bana 20 sene önce bankada repo yaparken ya bırak bu repoyu yazar ol deseler kendim inanmazdım ilk. Şiir, hikaye bir şeyler karalıyordum ama kendi çapımda diyelim.

Şimdi neler yapıyorsun?

Yaklaşık dokuz senedir kendi işimi yapıyorum. Cesur Doruk olarak markalara proje ve sosyal medya danışmanlığı yapıyorum. Projeler çiziyorum sonra da onları uyguluyoruz beraber. Masa başı işimden çok daha zevkli tabi süreç. İşin hem diğer tarafını hem bu tarafını yapmış olmak çok avantaj sağlıyor elbette. O yüzden markalar çok sever beni, kolay anlıyoruz birbirimizi, bir çalışan bir daha bırakmaz beni.

Blog sürecin kızınla birlikte mi başladı yani?

Türkiye’nin ilk yemek sitelerinden birisi benim “yemekyapye.com” 2005 yılında açmıştım. Çok kısa sürede 50.000’den fazla üyeye ulaşmıştı. Her üye kendi tariflerini ekliyordu. En büyük yemek sitesi olmuştu bir anda. 2009 yılında da hastane odasında kızımızı beklerken karalamaya başladım ilk satırları. “Neden prematüre doğuyor”, “Doğduktan sonra ne yapmak lazım vs…” Bunları bir internet sitesinde toplayalım, benim gibi merak eden babalara rehber olsun dedim ve blog macerası hastane odasında başladı.

Bir prematüre hikayeniz var… Blog yazıları eskiden kızına ait deneyimlerden oluşuyordu, şimdi kızın da var artık yazılarıyla değil mi? Neler paylaşıyorsunuz?

Evet, doğuma çok varken bir öğlen eşim aradı “hafif sancım var doktor beni hastaneye çağırdı” diye. Apar topar hastaneye gittim doktorumuz o gece orada kalmamız gerektiğini söyledi ve biz otuz üç gece aynı hastanede aynı odada kaldık. Doğum öncesi ve doğum sonrası bir süreç evet prematüre hikayeleri ile geçti. Sonrasında diş macerası, yemek deneyimleri, okul derken şimdileri genelde seyahat maceralarımız ile devam ediyor blog.

Bir yılın sonunda da ilk ödülünü aldın, sonrası nasıl gelişti bugüne kadar?

Evet çok güzeldi. Blog ile Türkiye’de blog kategorisinde verilen tüm ödülleri aldım diyebilirim. İlk sene Turkcell Blog ödülleri, sonra Altın Örümcek’te iki ödül, en son Hürriyet Bumerang Blog Ödülleri. Ödüllerin getirdiği popülariteyle sayısız gazete, dergi röportajı ve radyo, televizyon programı derken öyle devam ediyor.

Peki bir de kitabın var, birazda ondan bahseder misin?

Kitap, blog macerası başladıktan sonra çok defa geldi önüme aslında ama ben her defasında uzak durdum. Yazdıklarımı okutmak gibi bir endişem olmadı, çünkü blog hedef kitlesi içinde çok okunan bir blog. Yani bir şey yazıp onu kitlelere ulaştırmak için elimde güzel bir mecram vardı aslında, kitaba ne gerek vardı. Bir arkadaşım dedi ki ölüp gideceğiz blogun şifresini kimse hatırlamayacak, kitaplıkta elle tutulur bir hatıra kalsın senden deyince ikna olmak zor olmadı aslında. Yayın evim de çok destek olunca kitabı çıkardık işte, çok da güzel oldu çok sindi içime.

Blog derlemesi mi yani?
Kitapta blog yazılarını toplayıp derleyip tekrar okuyucunun önüne koymak istemedim. O yüzden blogdan alıntı çok çok az. Daha önce yazmadıklarımı söyleyemediklerimi yazıp söylemek istedim kitapta. Her okuyanın kendinden bir parça bulacağı bir kitap oldu. Çok güzel okuyucu yorumları alıyorum.

Babalarımıza neler söylemek istersin?

Çocuklarıyla bol bol vakit geçirmeye özen göstersinler. Sürekli zaman yaratın beraber bir şey yapmak için. Bence beraber geçen her dakika, her saniye çok değerli. Bu illa beraber etkinlikten etkinliğe koşmak, sürekli onunla oyun oynamak değil. Bazen sadece sarılıp beraber televizyon izlemek. Bu bile çok çok değerli.

*Röportaj Anne Bebek Dergisi Temmuz 2018 sayısı için yapılmıştır. Tamamını oradan okuyabilirsiniz.

Yorum Gönder

[instagram-feed]

Aslıhan Gündüz ©. Tüm Hakları Saklıdır.                                                                                                                                                                                           

"Bu sitede yer alan tüm içerik ve görsel materyallerin izinsiz kullanılması ve kopyalanması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre yasaktır!"